5 Ocak 2014 Pazar

Ustam ve Ben: Düş ve Gerçek

Elif Şafak,her kitabında beni şaşırtmayı başaran, her sayfada kendine biraz daha hayran bırakan yazarlardan.Su gibi akıp giden üslubuyla birbirinden farklı konuları işlemesine yardım eden rengarenk sözcükleriyle zevkle okutuyor kendini Elif Şafak.

Severek okuduğum yazarın son kitabı olan 'Ustam ve Ben' i sabırsızlıkla bekledim.Çıkar çıkmaz okudum ve ne yazık ki bitirdim.Ne yazık ki diyorum çünkü her sevdiğim kitap gibi bunun da bitmesini hiç istemedim.(Evet böyle bir huyum var, ilk sayfasından saran kitaplarda anlatılan dünyaya daldığım zaman bazı satırları defalarca okurum ki sayfa ilerlemesin,kaçınılmaz son gelmesin.Ama merak duygusu ve okuma arzusu o dünyada kalma isteğine her zaman baskın geldiğinden er ya da geç kitap biter.)

Ustam ve Ben için akla ilk gelen "Konusu nedir?" sorusunu cevaplamak gerekirse: Osmanlı Devleti'ne 49 yıl baş mimarlık yapan Mimar Sinan ile filbaz -aynı zamanda Sinan'ın çırağı- olan Cihan ve Çota adındaki beyaz bir fil etrafında gelişen olaylar anlatılıyor.Mimar Sinan'ın çalışma ve öğrenme aşkından, çıraklarıyla olan ilişkilerinden bahsediliyor.Eserlerini nasıl meydana getirdiği aktarılıyor.Muhteşem Yüzyılvari bir kitap olmamakla birlikte bugüne kadar pek konuşulmamış birçok noktaya ışık tutuyor.Tarihte var olmuş karakterlerle Şafak'ın yarattığı karakterler bir arada saygı duyulacak güzellikle işleniyor kitapta.

Ustam ve Ben çok şey öğretiyor. Çoğu şeyi düşündürüyor.En önemlisi 'görmeyi' sağlıyor. Mesela ben artık Süleymaniye Camisi'ne başka bir gözle bakacağımdan eminim. Bu güzel camiye her baktığımda nasıl yapıldığını hatırlayıp ustayı hürmetle anacağımdan eminim.


Sözün kısası Ustam ve Ben'i çok beğendim.
Okunası,satır satır çizilesi bir kitap.
Elif Şafak'ın yazma tutkusuna,kalemine,yüreğine sağlık.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder